2021 yılında sergilenen Audi A6 e-tron concept gibi, A6 Avant da Audi’nin önderliğinde geliştirilen yenilikçi PPE platformuna dayanan özel bir elektrikli güç-aktarma sistemine sahip. Konsept otomobil aynı zamanda A6 Sportback e-tron ile aynı boyutlara sahip yeni bir tasarım konseptini de gözler önüne seriyor. 4,96 metre uzunluğa, 1,96 metre genişliğe ve 1,44 metre yüksekliğe sahip gövdesiyle üst sınıfta yer alıyor. Çizgileri, Audi’nin çağdaş tasarımının tutarlı bir evrimini bünyesinde barındırıyor. Singleframe ızgara ve arkadaki kesintisiz ışık şeridi gibi unsurlar, e-tron ürün gamındaki diğer elektrikli modellerle olan akrabalığı vurguluyor.
Audi A6 Avant e-tron concept’in tasarımı, Sportback’ten daha yalın değil. Aksine, çizgileri ve zarif oranları geleceğin seri üretim Audi modellerine ışık tutuyor ve dört halkalı elektrikli üst sınıfının ne kadar dinamik ve zarif görüneceğine dair ipuçları veriyor.
“Audi A6 Avant e-tron concept ve yeni PPE teknoloji platformumuz ile gelecekteki seri üretim modellerimize ışık tutuyoruz.” sözleriyle değerlendirmesine başlayan Teknik Geliştirmeden Sorumlu Audi Yönetim Kurulu Üyesi Oliver Hoffmann şunları söyledi: “Sadece Avant’ın 45 yıllık başarılı geçmişini elektrikliye geçirmiyoruz. Mutlaka sahip olduğumuz teknik birikimi kullanarak dikkat çekici bir özellik eklemek istiyoruz. Örneğin güçlü 800 volt teknolojisi, 270 kW şarj kapasitesi ve 700 kilometreye kadar WLTP menzili son derece dikkat çekici bir özellik.”
A6 logosunu taşıyan konsept otomobil, markanın üst sınıftaki konumunu vurguluyor. Bu aile, markayı 1968 yılından bu yana (1994’e kadar Audi 100 olarak) dünyanın en yüksek hacimli segmentlerinden birinde temsil ediyor. Ürün gamında 1977 yılından bu yana, station wagon otomobillerin duyguları harekete geçiren çok daha çekici bir yorumu olan Avant modeller de bulunuyor.
Şirket, dinamik çizgileri gelişmiş işlevsellik ile harmanlayan Avant ile kelimenin tam anlamıyla, rakipleri tarafından sıklıkla kopyalanan yeni bir otomobil türü geliştirdi. Avangard kelimesinden türetilen Avant, 1995 yılındaki reklam kampanyasıyla “Güzel station wagon otomobillere Avant denir” olarak kabul gördü.
PPE teknolojisi, otomobilin çizgilerinin de yansıttığı gibi uzun sürüşlere uygun dinamik bir sürüş performansı ve günlük kullanıma uygunluğu sağlıyor. Bu, gelecekte bir Audi A6 e-tron’un güç-aktarma sistemi ve versiyona bağlı olarak 700 kilometreye kadar menzil (WLTP standardına göre) sunması anlamına geliyor. Ayrıca serinin güçlü versiyonları 0-100 km/s hızlanmasını 4 saniyeden daha kısa sürede tamamlayacak.
Audi A6 Avant’ın ferah olduğu kadar güzel arka kısmı, onu iki anlamda depolama şampiyonu yapıyor. Güç-aktarma sistemiyle batarya teknolojisi bu ifadeyi haklı çıkarıyor. 800 voltluk sistem ve 270 kW’a kadar şarj kapasitesi, hızlı şarj istasyonunda sadece 10 dakikada yaklaşık 300 kilometrelik menzil depolayabiliyor.
Kusursuz e-tron: tasarım
Audi A6 Avant e-tron concept, 4,96 metre uzunluğu, 1,96 metre genişliği ve güncel Audi A6/A7 ile aynı olmak üzere 1,44 metre yüksekliği ile boyut açısından açık bir şekilde üst sınıfta yer alıyor. Dinamik gövde oranları ve markaya özgü zarif arka tasarım, rüzgar tünelindeki detaylı tasarım sürecine dikkat çekiyor.
Aerodinami, Audi’nin üst sınıftaki uzun soluklu başarı geçmişinde her zaman kilit bir rol oynadı. Aerodinami dünya şampiyonu Audi 100/C3’ün cW değeri bir efsane olarak tarihe geçti. Audi, 0,30 cW değeri ile henüz 1982’de rakiplerinden çok daha iyi performans gösterdi ve sonraki yıllarda da bu performansı sürdürdü.
Elektrikli Audi A6 e-tron concept ailesi, bu başarı öyküsünde yeni bir sayfa açıyor ve markanın her zaman tasarım ve işlevi mükemmel bir şekilde harmanladığını bir kez daha kanıtlıyor. Sportback’in sadece 0,22’lik cW değeri elektrikli C-segmentinde benzersiz. Uzun tavan çizgisi ile Avant’ın cW değeri bunun sadece 0,02 birim üzerinde. Bu değer, otomobilin minimum aerodinamik sürtünme başarısını gösteriyor, bu da daha düşük enerji tüketimi ve daha uzun menzil anlamına geliyor. Rüzgar tünelindeki özenli çalışma, olağanüstü zarif ve uyumlu bir tasarımla sonuçlandı.
22 inçlik büyük jantlar ve kısa çıkıntılar, yatay gövde ve dinamik tavan çizgisi, Avant’a spor otomobilleri anımsatan gövde orantıları kazandırıyor.
Keskin çizgiler, gövde genelindeki dışbükey ve içbükey yüzeyler arasında yumuşak gölge geçişleri sağlıyor. Audi A6 e-tron concept, özellikle yandan bakıldığında tek bir kalıptan çıkmış gibi tek parka görünüyor.
Hafifçe geriye doğru eğimli çatı çizgisi ve eğimli D sütunu, Audi Avant cam tasarımının tipik bir özelliği. D sütunu, akıcı bir şekilde aracın arkasından yükseliyor. Göz alıcı quattro çamurluk kemerleri, gövdenin genişliğini vurguluyor ve organik olarak yan yüzeylere entegre ediliyor.
Çamurluk kemerleri, alt panelin üzerindeki özel olarak şekillendirilen batarya alanı ile birbirine bağlanıyor. Bu yapı, Audi markasının elektrikli araç ürün gamının özgün bir tasarım öğesi ve siyah bir süsleme ile vurgulanıyor. A sütununun alt noktasındaki kamera tabanlı yan aynalar da Audi e-tron modellerinin karakteristik özelliği.
Audi A6 e-tron concept, önden bakıldığında dört halkalı markaya ait elektrikli bir model olduğunu hemen gözler önüne seriyor. Büyük, kapalı Singleframe ızgara da karakteristik bir tasarım unsuru. Izgaranın alt kısımda güç-aktarma sistemlerini, bataryayı ve frenleri soğutmak için derin hava girişleri bulunuyor. İnce ve yatay tasarımlı farlar, yanlara doğru uzayarak araç gövdesinin yatay mimarisini vurguluyor.
Rüzgar tünelinin arkadaki etkisi açıkça görülüyor. Arka kısmın üst kenarı görsel olduğu kadar aerodinamik açıdan da önemli bir işlevi üstleniyor. Renkli vurguya sahip arka spoyler, A6 Avant e-tron konseptinin uzun ve yatay siluetini görsel olarak vurguluyor. Ayrıca aerodinamiği iyileştirmek üzere önemli bir işlev üstleniyor.
İki adet büyük hava çıkışı ile birlikte devasa bir arka difüzor arka tamponun alt bölümünü dolduruyor. Renkli süslemelere sahip bu bileşenler, aracın altından akan havayı türbülansı azaltacak şekilde yönlendiriyor ve azaltılmış aerodinamik sürtünme ve minimum kaldırmanın mükemmel bir kombinasyonu oluşturuyor.
Sergilenen otomobilinin sportif silueti, Neptune Valley adında sıcak gri bir renkle vurgulanıyor. Renk, gölgede modern, abartısız bir görünüm sergilerken, tam etkisi güneşte ortaya çıkıyor ve efekt pigmentleri ile otomobili yumuşak yanardöner altın tonlar kaplıyor.
Her açıdan aydınlatıcı – ışık teknolojisi
İnce tasarımlı farlar ve stop lambaları otomobilin çizgileriyle bütünleşiyor. Dijital Matrix LED ve dijital OLED teknolojisi, minimum yüzey alanıyla maksimum parlaklık ve farklı özellikler elde etmeyi mümkün kılarken aynı zamanda özelleştirilebilir ışık imzaları da sunuyor. Audi’nin aydınlatma tasarımcıları ve geliştiricileri harika bir iş çıkardı. Konsept otomobil, aydınlatmada yeni özellik ve kişiselleştirme seçenekleri barındırıyor.
Gövdenin her iki yanına yerleştirilen üç adet küçük, yüksek çözünürlüklü LED projektör, kapılar açıldığında zemini aydınlatarak yolcuyu dinamik aydınlatma efektleri eşliğinde kendi dilinde mesajlarla selamlıyor.
Güvenlik ve estetik tasarımın kombinasyonu Audi için özellikle önemli. Yüksek çözünürlüklü projektörler, örneğin bir bisikletliyi kapının açılmak üzere olduğu konusunda uyarmak için yerde uyarı sembolleri yansıtıyor.
Köşelere dikkat çekmeyecek şekilde entegre edilen dört yüksek çözünürlüklü LED projektör, dönüş sinyali projeksiyonları üretiyor. Bunların tasarımı farklı pazarlara ve yönetmeliklere uygun olarak değiştirilebiliyor.
Dijital Matrix LED ön farlar neredeyse sinema kalitesine ulaşıyor. Örneğin, Audi A6 Avant e-tron concept bir mola sırasında bataryayı şarj etmek için bir duvarın önüne park edilirse, sürücü ve yolcular üzerine yansıtılan video oyunu ile zaman geçirebilir. Oyun, kokpitteki küçük bir ekran yerine duvara XXL formatında Dijital Matrix LED farlarla yansıtılıyor.
Konsept otomobilin arkasındaki kesintisiz ışık şeridinde bir ekran gibi hareket eden yeni nesil dijital OLED elemanlar bulunuyor. Bunlar, müşterinin kişisel zevkine uyarlanabilen dijital ışık imzalarının ve dinamik aydınlatma ekranlarının neredeyse sınırsız kişiselleştirilebilir versiyonlarını oluşturmak için de kullanılabiliyor. Dijital OLED elemanların üç boyutlu mimarisi arka stop lambalarındaki yeni bir özellik. Gövdeye uyarlanan bu yapı gece tasarımının genel görünüme mükemmel bir şekilde entegre edilebilmesini mümkün kılıyor. Böylece dinamik ışık gösterisi daha önce olduğu gibi iki boyutlu olarak değil, aynı zamanda etkileyici bir 3-Boyut efektiyle deneyimleme olanağı sağlıyor.
Ön farlar gibi arka stop lambaları da görüş ve görünürlük açısından markanın standartlarına uygun gelişmiş bir performans sunuluyor. Farlar, yol ve hava durumuna bağlı olarak çevreye akıllıca uyum sağlayarak ve diğer yol kullanıcıları ile iletişim kurarak net ve aydınlık bir görüş sunuyor. Ultra parlak, homojen ve yüksek kontrastlı dijital OLED kombinasyonlu arka stop lambaları, geleceğin yol güvenliğini önemli ölçüde artırabilir.
Ayrıca aracın etrafındaki projeksiyonlar, iletişim mesafesini aracın ötesine taşıyor. Araçtaki akıllı bağlantı yardımıyla A6 e-tron concept, diğer yol kullanıcılarına görsel sinyallerle bilgi sağlıyor.
PPE – yüksek yerden yüksek yapı ve alçak sürüş yüksekliği
PPE, sadece batarya elektrikli güç-aktarma sistemleri için tasarlandı ve birçok avantaj sağlayabiliyor. En önemli avantajlardan biri A6 Avant e-tron concept’te yaklaşık 100 kWsa enerji depolayabilen akslar arasındaki batarya modülü. Tüm araç tabanının kullanılması, neredeyse tamamen düz bir batarya yerleşimini mümkün kılıyor. Böylece tek bir platform, temel mimaride herhangi bir değişiklik olmaksızın hem yerden yüksek araçlarda hem de örneğin Audi A6 Avant gibi dinamik, düz bir mimariye sahip araçlarda kullanılabiliyor.
PPE araçlarının batarya boyutu ve dingil mesafesi ölçeklenebiliyor. Bu da farklı segmentlerde kullanım olanağı sağlıyor. Bununla birlikte, oldukça uzun bir dingil mesafesi ve çok kısa çıkıntılar hepsinin ortak noktası olacak. Bu, büyük tekerleklerle birlikte gerek tasarım, gerekse de işlev açısından mükemmel gövde orantılarını beraberinde getiriyor. Yeni platformun yansıması olarak, gelecekteki PPE modelleri yolculara her iki koltuk sırasında daha geniş bir iç mekan ve daha fazla bacak mesafesi anlamına gelen uzun dingil mesafesine sahip olacak. Bu, tüm segmentlerde önemli bir avantaj. Ayrıca, bir şanzıman ve şaft tünelini olmadığından elektrikli araçlar genelde daha fazla yaşama alanı sunuyor.
Ancak şanzıman ve şaft tünelini olmasa da, Audi müşterilerinin markanın alametifarikası olan quattro sürüş sisteminden vazgeçmesi gerekmiyor. Gelecekteki PPE modelleri, isteğe bağlı olarak dört tekerlekten çekiş sağlamak ve sürüş dinamikleri ile enerji verimliliği arasında mükemmel bir denge sağlamak üzere ön ve arka akslarda elektronik koordinasyonlu elektromotorlu versiyonlar içerecek. Ayrıca, e-tron ailesi minimum tüketim ve maksimum menzil için optimize edilmiş temel versiyonlar da içerecek. Bu durumda tahrik, arka akstaki bir elektromotorla sağlanacak.
Audi A6 Avant e-tron concept’in iki elektromotoru, 350 kW toplam güç ve 800 Nm tork sağlıyor.
Audi A6 e-tron concept’in ön aksında elektrikli araçlar için özel olarak optimize edilen beş kollu ve arka aksında çok kollu bağlantı kullanılıyor. Konsept otomobil, uyarlanabilir amortisörler ve Audi havalı süspansiyonla donatılıyor.
A6 Avant e-tron – depolama şampiyonu
Audi A6 Avant e-tron concept’inin güç-aktarma teknolojisinin ve gelecekteki tüm PPE modellerinin kalbini 800 voltluk şarj teknolojisi olacak. Daha önceki Audi e-tron GT quattro gibi, bu da bataryanın hızlı şarj istasyonlarında çok kısa sürede 270 kW’a kadar şarj edilmesini sağlıyor. Bu devrim niteliğindeki teknoloji, PPE ile ilk kez yüksek hacimli orta sınıf ve üst segmentlere girecek.
Böylece A6 Avant, sadece geniş bagajıyla değil, iki anlamda da depolama şampiyonu olacak. PPE teknolojisi, içten yanmalı motorla çalışan araçlar için gereken yakıt ikmali süresine yakın şarj sürelerine olanak tanıyor. Batarya, 300 kilometrenin üzerinde menzil sağlamak üzere sadece 10 dakikada şarj edilebiliyor. Ayrıca Audi A6 Avant e-tron concept’in 100 kWsa bataryası yüzde 5’ten yüzde 80’e kadar 25 dakikadan daha kısa bir sürede şarj edilebiliyor.
Audi A6 e-tron ailesindeki modeller, güç-aktarma sistemine ve güç versiyonuna bağlı olarak 700 kilometreye kadar menziliyle gelişmiş uzun yol uyumluluğu sunuyor. Üstelik içten yanmalı motorlara yakın menzil ve şarj süreleri onları günlük alışveriş gibi kısa yolculuklardan uzun yolculuklara evrensel otomobiller haline getiriyor.
Çoğu elektrikli otomobiller gibi Audi A6 e-tron concept de sürüş dinamikleri açısından içten yanmalı motorlu rakiplerini geride bırakıyor. İlk hareket anından itibaren kullanıma sunduğu yüksek tork sayesinde verimlilik için tasarlanan baz versiyonlar bile yedi saniyeden daha kısa bir sürede 0-100 km/s hızlanmasını tamamlayabiliyor. Üst sınıf yüksek performanslı modellerde, bu dört saniyenin altına bile düşürülebiliyor.
PPE – çok yönlü, değişken, elektrikli
Audi’nin ilk tamamen elektrikli seri üretim aracı Audi e-tron 2018 yılında yollara çıkmaya başladı. Marka o tarihten günümüze tüm ürün gamında elektrikli ulaşımı yaygınlaştırarak sistematik ve hızlı bir şekilde ilerleme kaydetti. Audi e-tron SUV ve e-tron Sportback modellerinin ardından, Porsche AG ile ortaklaşa geliştirilen yeni teknoloji platformu üzerine yükselen son derece dinamik e-tron GT quattro, Şubat 2021’de tanıtıldı. Sadece iki ay sonra, kompakt segmente yönelik ortak bir teknolojik platform olan Volkswagen Grubu’nun MEB platformu kullanılarak geliştirilen Audi Q4 e-tron ve Q4 Sportback e-tron adında son derece benzersiz iki SUV tanıtıldı.
Audi A6 e-tron Sportback ve Avant konsept otomobilleri bir başka yenilikçi teknoloji platformuna dayanan tamamen yeni bir araç ailesinin ilk üyeleri: Premium Platform Electric veya kısaca PPE. Bu platform başlangıçta C-segmentinde ve daha sonra B ve D-segmentlerinde de kullanılacak. Bu modüler sistem Audi’nin liderliğinde Porsche AG ile birlikte geliştiriliyor. PPE platformu üzerine inşa edilen ilk seri üretim Audi modelleri, 2023 yılından itibaren art arda tanıtılacak.
PPE, yerden yüksek SUV ve CUV tipi araçlar dışında Audi A6 gibi Audi’nin temel ürün yelpazesinin bir parçası olan daha alçak otomobiller de dahil olmak üzere yüksek hacimli otomobil yelpazesini barındıracak şekilde tasarlanan ilk platform. Audi’nin, PPE platformunu on yıllar içinde yüksek hacimlere ulaştığı B segmentinde kullanma planları da bulunuyor. Dahası PPE, D segmentinde de kullanılabilecek bir teknolojik platform.
PPE ile elektrikli araçlar artık SUV segmentinin ötesinde otomobil konseptlerini tercih eden müşterilere hitap ediyor, örneğin, markanın karakteristiği Avant gibi.
Sonuç olarak Audi, yüksek hacimli B ve C segmentleri aracılığıyla portföyündeki elektrikli araç yelpazesini etkin bir şekilde genişletebilir. Ayrıca ölçek ekonomileri, üst sınıf teknolojilerinin ve farklı model versiyonlarının geniş bir model yelpazesine dahil edilmesini sağlayacak.